İdil Sanat ve Dil Dergisi
www.idildergisi.com
Cilt 8, Sayı 55  2019/Mart  (ISSN: 2146-9903, E-ISSN: 2147-3056)
Kadir Can DİLBER

NO Makale Adı
1553749312 ZAMAN’IN BELLEĞİ’NE BİR BAKIŞ -SALVADOR DALİ’DEN BORGES’E, CARLOS FUENTES’TEN MURAT GÜLSOY’A BELLEĞİN KEŞFİ-

Zaman kelimesinin anlamsal derinliğinin yanı sıra düşünce sisteminde yarattığı boşluklar, bu kavramın enginliğinin boyutunu ortaya koyarken, sinemadan görsel sanatlara, görsel sanatlardan edebiyata kadar her alanda etkisi derin bir şekilde hissedilir. Kavramın sınırlarının tam olarak çizilememesi, belirsizliklerin varlığı yaşanılan “an”ın göreceliğini etkilediği gibi varoluşsal boyutuyla da duygu, düşünce ve sezgiye inerek belleği, bilinç ile bilinçdışı arasında karanlık bir noktaya sürükler. Einstein’ın göreceliği zaman kavramının belirsizliğini güçlendirirken, boyutsal farklılıkların varlığı kendi içerisinde paradokslar üretir. Sanatın zamanla savaşı ya da ona karşı manifestosu ortaya koyulan sanat eserlerinin niteliği, paradoksları belleğin sınırlarına hapseder. Wells’in “Zaman Makinesi” ile aşmaya çalıştığı zaman kavramı, Calvino’da “Sıfır Zaman”a indirgenir. Salvador Dali’nin “Belleğin Azmi” tablosu ile ters düz ettiği zaman, Borges’in “Bellek Funes” öyküsünde askıya alınır. Belleğin zamanla savaşına dahil olan karakterlerin evreninde Marcel’in geçmişinde labirente dönüşen zaman, Pirandello’da karakterin bir çığlığı olarak belirir. Carlos Fuentes’in “Aura”sında bütünleşen zaman, Murat Gülsoy’un “Yazarın Belleği”nde sıkışıp kalır. Zamanın belleğine fırlatılan bir bakış, serüven olarak tablodan edebi metne sıçrar ve boşlukta zamansız bir şekilde sonlanır.

Anahtar Kelimeler: zaman, bellek, Salvador Dali, “Belleğin Azmi”, Borges, “Bellek Funes”, Carlos Fuentes, “Aura”, Murat Gülsoy, “Yazarın Belleği”