Sanat doğa ilişkisine sanatın erken dönemlerinden itibaren rastlanmaktadır. Doğa sanatçıların belli bir dönem vazgeçemediği bir konu olmuştur ve sanatçılar uzun dönem doğayı mimetik pratikler dahilinde ifade etmeye çalışmışlardır. Modern dönemle birlikte doğa sonrasında ruhsal yanımızı çoşturan bir ifade biçimi, salt anlık izlenimleri gösteren bir süreçler dizisi ya da bölünüp, parçalanan soyuta indirgenen çeşitli anlatılar olarak sanatın tarihinde yerini almıştır. Doğanın sanata konu ve imge olması modern sonrası dönem olan post modern dönemde değişimlere uğrayarak ekolojik anlatılı işlere yönünü çevirmiştir. Doğanın kendisi sanat malzemesi haline gelmiş, doğanın tahribini engelleyecek, doğadan kaybedileni geri vermeyi amaçlayan eylemsel nitelikte sanat pratiklerinin önü açılmıştır. Bu pratiklerin devamında da izleyiciyle diyalog kuran, katılımcı yönü güçlü, ilişkisel bir hal alan ekolojik sanat pratikleri de doğayla insan arasında bir bağ kurmayı amaçlamıştır. Bu çalışmanın amacı 1960’lardan itibaren günümüze doğayı ekolojik yönden irdeleyen ve tartışmaya açan sanat pratiklerini göstererek, bu sanat pratiklerinin katılımcı ve ilişkisel yönünü açıklayıp, tartışarak ekolojik odaklı çalışmaların gideceği noktaları bulmaya çalışmaktır.
Anahtar Kelimeler: ekoloji, sanat, doğa, çevre, sanat pratikleri
|