Sinemada mekân, yalnızca fiziksel bir dekor olmanın ötesinde, karakterlerin iç dünyalarını yansıtan, anlatıyı derinleştiren ve izleyicinin filmle kurduğu anlam ilişkisini şekillendiren önemli bir unsur olarak değerlendirilir. Özellikle taşra sinemasında mekân, karakterlerin yalnızlık, sıkışmışlık ve aidiyet duygularıyla ilişkilendirilerek, anlatının temel bileşenlerinden biri haline gelmektedir. Nuri Bilge Ceylan sineması, taşrayı yalnızca bir coğrafi alan olarak değil, bireyin varoluşsal çatışmalarını ve toplumla olan gerilimli ilişkisini yansıtan bir anlatı mekânı olarak ele almaktadır. Bu bağlamda, Kuru Otlar Üstüne (2023) filminde taşra ile birey arasındaki gerilimli ilişkiyi derinlemesine işleyerek, taşrayı yalnızca bir arka plan değil, anlatının özüne yerleşen bir öğe olarak sunmaktadır. Çalışmada, filmin mekânsal kullanımı betimsel analiz ve göstergebilimsel analiz yöntemleriyle incelenmiştir. Betimsel analiz yöntemi, filmin mekânsal unsurlarının nasıl yapılandırıldığını ortaya koyarken, göstergebilimsel analiz, mekânın anlatı içerisindeki sembolik ve metaforik anlamlarını açığa çıkarmayı hedeflemiştir. Elde edilen bulgular, filmde mekânın yalnızca bir arka plan unsuru olarak değil, anlatının temel bir bileşeni olarak işlev gördüğünü ortaya koymaktadır. Karakterlerin taşra mekânı içinde yaşadıkları sıkışmışlık, yalnızlık ve varoluşsal sorgulamalar, geniş açılı planlar, uzun çekimler ve doğal ışık kullanımıyla desteklenmiştir. Filmde, kar ve bozkır metaforları, bireyin iç dünyasındaki boşluk ve izolasyonu yansıtırken, iç mekân sahnelerindeki klostrofobik atmosfer, taşranın birey üzerindeki baskısını vurgulamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Taşra Sineması, sinematografi, mekânın anlatısal işlevi, Nuri Bilge Ceylan
|