Tarih boyunca şiir ve müzik serüvenlerine birbirlerini besleyerek devam etmişlerdir. Türk müziği de şiir ile paralel bir gelişim süreci göstermiştir. Şiir adeta Türk müziğinin kimliğini belirleyen bir unsur olmuştur. Öyle ki Türk müziği için “Sözlü Mûsikî” tabiri kullanılmıştır. Özellikle arûzun Türk şiirine girmesiyle Türk müziğindeki şiir ve mûsikî birlikteliği ayrı bir şekil ve anlam kazanmıştır. Arûzun kendi içinde barındırdığı doğal ahenk ile bestenin usûlü arasındaki matematiksel bağıntıdan arûz-usûl ilişkisi adı verilen bir kaideler manzûmesi oluşturulmuştur. Günümüze ulaşan klâsik eserler incelendiğinde Türk müziğinin önemli bestekârlarının eserlerinin bu kâidelerin ışığında besteledikleri anlaşılmaktadır. Klâsik eserlerin arûz-usûl ilişkisinin çözümlenmesi besteciliğin gelişimine ve eserlerin çok daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. Bu çalışmada şarkı formunun önemli bestekârı olan Hacı Ârif Bey’in “Mef’ûlü/Mefâ’îlü/Mefâ’îlü/Fe’ûlün” veznindeki aksak 14 şarkısı arûz-usûl ilişkisi açısından incelenmiştir. İnceleme sonucunda bu şarkılarda veznin 4, 5, 6, 7, 8 ve 11 ölçüde yerleşim gösterdiği tespit edilmiştir. En fazla yerleşimin 5 adet şarkıyla 7 ölçüde gerçekleştiği gözlenmiştir. Onu 3 şarkıyla 4 ölçü yerleşim izlemiştir. İki şarkı 11, 2 şarkı 5, 1 şarkı 6 ve 1 şarkı da 8 ölçü yerleşimi göstermiştir. Besteciliğin gelişimine katkı sağlamak ve eserleri çok daha iyi analiz edebilmek için arûz-usûl ilişkisini inceleyen daha çok araştırmaya ihtiyaç vardır.
Anahtar kelimeler: Hacı Ârif Bey, şarkı, aksak usûlü, arûz-usûl ilişkisi
|