Tüm eski dinlerde yadsınamaz olan mitlerin varlığının, insanların eğlence için yarattığı kurgudan daha ötede kabul görülmeleri gerekmektedir. Efsaneler, onları insan düşüncesi ve bilincinin bir parçası olarak gördüğümüzde esas olarak önem kazanmaya başlayacakdır. Hegel'in akıl felsefesine ve Cassirer'in felsefesine göre, zihnin evriminin belirli bir döneminde, insan kaçınılmaz olarak mitolojik düşünceden başka bir düşünceye sahip olamaz. Bu incelemede mitolojik düşünce, zihnin evrimi yönünde ele alınır. Ayrıca birçok sanat eleştirmenine göre, sanatın diğer yönü gerçeği açığa çıkarmak ve ardından yaratıcısının düşünce ve inancını da ortaya çıkarmaktır. Bundan dolayı, bu imgelerin yaratıcılarının temeline ve düşüncesine varmak (mitolojik düşünce) kadim zamanlardan kalan sembolik sanatsal formlar ile mümkün olmaktadır. Böylelikle, incelemede tarih öncesi sanatsal sembolik biçimler ile mitolojik düşünce karşılaştırılarak benzerlikleri ortaya koyulacaktır. Sonuç olarak, antik görsellerin ve mitlerin kökleri mitolojik bir düşünce üzerine kurulduğu söylenebilmektedir. Son olarak, bu incelemede tarih öncesi sanatsal formların yaratıcılarının zihin özellikleri ele alınıp ardından eserlerin ortaya çıkış gereksinimleri açıklanacaktır.
Anahtar Kelimeler: mitolojik düşünce, idrak, sembolik formlar, ilkel insan
|