İdil Sanat ve Dil Dergisi
www.idildergisi.com
Cilt 6, Sayı 33  Yaz I 2017  (ISSN: 2146-9903, E-ISSN: 2147-3056)
Muzaffer Derya NAZLIPINAR SUBAŞI

NO Makale Adı
1497551900 VIRGINIA WOOLF VE ERENDİZ ATASÜ’DE ‘KAPSAYAN VE BÜTÜNLEŞTİREN DİŞİL DİL’ İLE FALLUS DIŞI DİŞİL YAZIN PRATİĞİ

Dil, kadınların yaşam alanlarını sınırlamada ve onların itaatkâr bir hayat sürmelerini sağlamada her zaman etkin ve baskın bir rol oynamıştır. Bu sınırları çizilmiş hayat içerisinde tüm medeniyetler ataerkil olmuş, tarih hep erkekler tarafından belirlenmiş, edebiyat ise fallus merkezli erkek egemen dille yazılmıştır. Kadınlar, kendilerini erkeğin değersiz ‘ötekisi’ olarak tanımlayan bu kısır döngüden kurtarabilmek için, erkek egemen söylemin ve dilinin tüm sabit ve hiyerarşik yapılarını yıkmanın ve yeniden yapılandırmanın yollarını bulma arayışı içine girmiştir.Virginia Woolf ve Erendiz Atasü bu arayışın öncülerindendir ve onlara göre mevcut olan tek yol, kadınların beden/akıl, kadın/erkek, ben/öteki olarak belirlenmiş ataerkil sınırlandırmaların ötesine geçmeleridir. Bu da ancak ‘kapsayan ve bütünleştiren dişil dil’ ile oluşturulacak olan ‘dişil yazın’ ile mümkündür. Woolf ve Atasü’nün ataerkil söylemleri kalıplaştıran ve normalleştiren erkek-egemen dil ile ilgili kaygıları göz önünde bulundurularak, bu çalışmada öncelikle, fallus merkezli ideolojilerin kadınları olumsuzlayan ve ötekileştiren yapısı ortaya konulmakta, ardından bu ideolojilerin kurmuş olduğu düzeni tersine çevirebilmenin bir yolu olarak kadın yazını değerlendirilmektedir. Bu amaçla, post-yapısalcı feminizm kuramları temel alınarak, farklı dönemlerin yanı sıra felsefi, dini ve kültürel yapıları da birbirinden çok farklı toplumlarda yaşamış olan Woolf ve Atasü’nün dişil dil olgusu incelenmekte, tüm bu farklılıklara ve engellere rağmen ortak bir dişil dilin varlığı sorusu üzerine odaklanılmaktadır. İki yazarın karşılaştırmalı analizi, dişil dilin fallus tarafından yönetilen erkek egemen dil ve söylemini yıkabileceğini, ‘beden ve akıl’ arasındaki mesafeyi yok ederek cinsel farklılıkların ötesine geçen ‘bütünlüğü’ yakalayabileceğini ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler:dişil dil, dişil yazın, yapısöküm, erkek-egemen dil, fallosentrik söylem, beden-bilinç bütünlüğü