İdil Sanat ve Dil Dergisi
www.idildergisi.com
Cilt 5, Sayı 25  Güz I 2016  (ISSN: 2146-9903, E-ISSN: 2147-3056)
Fatih BİNGÖL

NO Makale Adı
1475844105 SANATTA ANLAM, DEĞER, ÖNEM VE MÜZİK

Eski çağlardan günümüze değin sanatta anlam ve değer üzerine çeşitli felsefe akımlarından hareketle pek çok fikir ortaya atılmıştır. Bu fikirlerin ortak noktası “güzel”i ve bu sıfatı taşımaya aday nesne ve olguları açıklayabilme çabasıdır. “Güzel” nedir? Güzellik kavramı için genellenebilir bir ölçüt olabilir mi? Güzellik, varlıkların bünyelerinde barındırdıkları bir özellik midir? Yoksa onları güzel bulan biz miyiz? Aslında “güzel” günlük hayatta üzerinde pek fazla düşünmeden sıklıkla kullandığımız nitelemelerden birisidir. Örneğin, yediğimiz bir yemeği, tanıştığımız bir kişiyi ya da bir mağazanın vitrininde gördüğümüz bir çift ayakkabıyı her zaman için güzel veya çirkin bulma ihtimalimiz vardır. Halk arasında yaygın olan “zevkler ve renkler tartışılmaz” görüşü, toplum içinde bu türden yargıların haklılık derecelerinin sorgulanamayacağı fikrini güçlendirmektedir. Buna göre güzellik göreceli bir kavram olarak kabul edilirse, vitrinde gördüğü bir ayakkabıyı beğenerek (güzel bularak) satın alan kişiye onun “güzel” anlayışı için söylenecek bir söz var mıdır? Bu kişiye “Senin güzel bulduğun ayakkabı (ben çirkin olduğunu düşündüğüm için) çirkindir” diyebilir miyiz?Etrafımızda görebildiğimiz her şeyin belirli bir bakış açısından sanat eseri olarak nitelendirilebileceğinden yola çıkılarak, bir çift ayakkabı da elbette bir sanat eseri olarak kabul edilebilir. Örneğin, yüzyıllar önce üretiminde sanat amacı güdülmemiş çanak, çömlek, vazo gibi nesneler, bugün müzelerde sanatseverlerin estetik beğenilerine sunulmaktadır. Bu anlayışa göre acaba bir mimar bir köprüyü veya bir moda tasarımcısı bir ayakkabı modelini tasarlarken bir sanatçının eserini yaratırken yaşadığına benzer duygular yaşayabilir mi? Her ne kadar sanat ve zanaatı birbirinden ayıran çizgi pek net olmasa da sunulan ürünün işlevi ve tüketiliş biçiminden kaynaklanan ayrım dikkate değerdir. Örneğin, bir çift ayakkabının alınış amacı ve kullanılış biçimi bir tablonunkinden çok farklıdır. Ayakkabı alınırken duyulan estetik kaygı, çoğu zaman alınan ayakkabının var olan kıyafetlerle uyum sağlayıp sağlamadığından öteye geçmez.