Günümüz sanatçısının, kendisini eskisinden daha çok gündelik yaşamın içine sürüklendiği ve doğal olarak eylemlerinde de üretimlerini hayat düzeneğinden ayrı oluşturamadığını görmekteyiz. Bu üretimler, gündelik yaşamın içinde hayat bulan insana ait duyguların toplamıyla var olur. İnsanın sanatsal üretimlerine duygusal yanı ile yönelmesi onu, hayat ile ilişki kurmasına, hayatının da sanat ile eşitlenmesine neden olur. Bu eşitlenme ile birlikte tüm yaşantılar eşitlenir. Sanatçının içinde bulunduğu durum onu, yaşamadığı sonsuz sayıda yaşantının, gözlerden saklı tutulmuş ve sorgulanmamış en önemsiz olayların ortağı yapar. İçinde yaşanılan dünya, sanat üretimlerinin karşılığını gündelik hayat içinde arayan, gerçeğin kopyalarından oluşan temsili bir dünyanın yaratılması yerine, bu üretimlerin sonuçlarını doğaya ve insan yaşamına katkısını irdeleyen ve bu üretimlerin hayata ve doğaya kazandırdıklarını gösteren sanatçılarla doludur.
|